RABARBA





Neydi doğrusu;  aşk'ın,bağlılığın,sevdalanmanın,tutkunun..
   Kalbini parçalayacak kadar hızla attıran,ellerini en soğuk kış gecelerinde bile terleten,otuz dokuz derece ateşle yatak döşek yatarken gözlerinin içini parlatan,yeryüzünün anlamını yitirdiği ve uçmayı keşfetmiş hissi yaşatan,kokular içinde 'heh işte bu en güzeli,en ferahı buldum "Cennetin kokusunu" buldum coşkusuyla dedirten...
   Kişiliğini,karakterini,hayatını,hayallerini,yaşamını,aileni,arkadaşlarını,mesleğini değiştiren.Aslında hepsi aynı kişiler ve olaylar iken sana farklı gelen neydi?


 


    Şuydu,sen hep kendini eksik hissettin.Tek başına hiç bir şeyi başaramazsın gibi geldi ergenliğinde,sevgilin yoktu eksiktin,hediye almıyordun eksiktin,telefonun çalmıyordu eksiktin,kimse sana okuldan kaçman için ısrar etmiyordu eksiktin.Moralin bozulduğunda ya da sana sataşan biri olduğunda şikayet edeceğin biri yoktu.Ellerin bomboş, yüreğin bomboş öylece yaşıyordun.Sonra bir şey fark ettin kendinde.Görüyordun etrafındaki bütün elmaları, mutluluk vardı,huzur vardı hepsinden önemlisi aşk vardı.
  Denemek istedin. Nasıl mı? Çok basit; görerek aynısını yaparak ve zaman geçtikçe biraz üzerine ruhunu ekleyerek.Bir hayal kırıklığı yetmez gibi hayallerine ekledin hep.Hani 'çivi çiviyi Söker 'di. Okumuştun kitaplarda, yalan olmuş olamazdı inanmalıydın.Çünkü içindeki, sen de öyle olsun istediniz. Hayallerin de kapasitesinden fazlasını kaldıramayınca kırıldılar tabii..
    Bir ara durdun okuluna ya da işine adapte olmak için peşini bıraktın ruhunu değil beynini beslemeyi seçtin ama beyin tek başına beslenmekten hoşlanmıyordu.             
  Ruhsuz bir kafadan boş tenekeden cikan sesler gibi geliyordu, beyni rahatsız ediyordu.Tekrar başa dönmemek için tedbiri elden bırakmadın daha sakin daha ince eleyip sık dokuyarak girdin bu sefer olaya.
  Her şey yolunda giderken bir çelme daha.Hayallerin tecrübeli artık,ufak tefek çiziklerle atlattılar.En ümitsiz anında, heh tam da orada işte her şey bitmişken,kendini en duygusuz hissettiğin anda yaşarsın ya en büyük hatanı.Sen bile inanamazsın kendine,aynaya bakıp bu suret benim; ama bu ruh benim değil dersin.
 Duygu eksikliğinden,kimseye derdini anlatamamaktan ya da çok fazla anlatmaktan,dışlanmış hissetmekten,başarısızlıktan,alkol bağımlılığından,maziden kopamamandan ve bir çok sebepten hata yapabilirsin.Tabi bunlar kimileri için hata iken kimileri için başka şeyler ifade eder.Bakış açımızı genişletirsek aslında bir çok hatanin bu duygulardan geçtiğini anlariz.Şimdi herkes hatasi veya duygularıyla ile gurur duymuyorsa zaten 'aşk'in gerçeğini öğrenemez.Aşkın gerçeği;mis gibi Cennet Kokusunu içine çekerek bütün yüreğinle sarılmaktır. O an yanınızdayken bütün dünya üzerinize gelse bile yıkamaz gibi hissediyorsanız gerçek duygu tam da yanınızda.Sıkıca tutun- bırakmayın.Her şey bir gün mutlaka bitecek, gözlerinizi kapattığınızda Titanic filmindeki Rose gibi gençleşiyorsanız ikincisini yaşamak için çaba sarfetmezsiniz.Çünkü tarihte bir defa ya kral olursun ya da Kraliçe.  Yaşadığınız duyguya hikaye imajı yüklerseniz sonunu merak eder ve sırf sonu gelsin diye okur yada dinlersiniz. 
   Finali; evlilikle,çocukla,mutlu bir aileyle veya depresif ,aldatılan, hayatı mahvolmuşsa da bağlamayın.
Finali unutun, Ânı yaşayın!!
Kıymetli olsun..


Güven KARA

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

HESO Û NAZÊ YİTİK VE HÜZÜNLÜ BİR AŞK HİKAYESİ

Bir Yakınını Kaybedenin Yüreğinde, O İlk Gün 40 Mum Yanarmış

Abdalın Bir Günü-Mehmed Uzun