TAŞINMA (Bölüm 2)
TAŞINMA
Yine
yağmurlu bir hafta sonu. Kış mevsiminde yaptığım radyo programları beni her
zaman daha huzurlu kılmıştır nedense. Her yayından önce yaşadığım heyecan, bu
meslekte 8 yıldır tutunmamı sağladı. Daha üniversite yıllarımda Ege
üniversitesinde radyo ve televizyonculuk okurken içime giren bu heyecan yaşımı
aldıkça farklı yollara sapıp tadı değişti. Öğrenci iken insanlar daha hayatı
yeni yeni sorgularken, ben sabahın 6’sında Bornova’da 2+1 cumbalı evimden çıkıp
radyonun yolunu tutuyordum. Her sabah uğramadan asla geçmediğim fırından boyozu
alır alacakaranlıkta rıhtıma doğru yola koyulurdum. Kendime ait özel zevklerim
vardı o yıllarda. Kendi yaşam alanımda farklı bir melodi tutturmuş gibiydim.
Kimsenin duyamadığı yalnızca bana ait bir frekans. Sabahları tek tahtası kalmış
bir bankım vardı örneğim boyozumu yediğim. Gün ağarmadan orda neler geçerdi
beynimden. Okulumu bitirecek ve İzmir’in kendine has dinleyicisini oluşturmuş
bir radyocu olacaktım. Bu yüzden sokaklardan çok beslenmeliydim. Sürekli halk
arasında olup dış dünyayı çok iyi gözlemlemeliydim. Eh ses tonumda fena
sayılmazdı. Bir gün bir kız arkadaşım, çok yüksek sesle müzik çalan bir barda;
sesindeki yalnızlık beni çoğaltıyor dediğinde hiç bir şey anlamasam da o
yıllar, şimdi ne demek istediğini anlıyorum.
Üniversitede
18 yaşında genç bir delikanlı iken girdiğim bu dünya şimdi burada yine bir
deniz kıyısında Kadıköy’de devam ediyor. Benden 8 yaş büyük bir kadının
peşinden İzmir’den kalkıp İstanbul’a gelmiş ve tek bir tanıdık yüz görmeden
bocalama sürecine girmiştim. Onunla çok şey yaşamıştık. İzmirli bir
arkadaşından beni duymuş ve bir süre beni dinlediğini anlatmıştı bir sabah
birlikte uyandığımızda. 13 saatlik yolu göze alıp gelmiş ve beni bir şekilde
bulmuştu. O sıralar yalnızdım ve sanırım beni etkilemeyi çok iyi başarmıştı.
Kısacık kıvırcık saçları, incecik boynu ve vücudu vardı. Beline dokunmaktan
büyük keyif alıyordum. İlişkimiz hep tutku dolu gecelerde devam etti. Uzun bir
süre sürekli gelip gitti İzmir’e. Onu görmek için İstanbul’a hiç gitmeyişimden
yakınırdı hep. Türlü bahaneler yaratıp gitmezdim sebebini bilmeden. Beni kimi
zaman çocuksu bulurdu ve bu içten içe hoşuna da giderdi. Sana öğreteceğim çok
şey var derdi sürekli. Farkında olmadan ondan ve düşüncelerinden çok
etkileniyordum. Bir gün çantasında çok kalın bir kitaba denk gelmiş ve bu nedir
diye sormuştum. Vedat Türkali’den “Güven” romanını okuyordu. Ömür yetmez bunu
okumaya diye esprili bir dille yaklaşmıştım ancak buz gibi bir ses tonuyla;
henüz bunu okumak için büyümedin Tevfik deyip terslemişti beni..O an, çok
sonradan hep anacağım ve benim için dönüm noktası olan bir andır hayatımda.
Üniversiteyi bitirmeme yakın İstanbul’a gidip yaşama fikri yavaş yavaş
kafamda oluşmaya başlamış ve Nazlı’nın da baskıları beni bunu yoğun bir şekilde
düşmeye zorlamıştı. Okul biter bitmez de Her şeyi toparlayıp İstanbul
Fenerbahçe’de eve çıkmıştım. Ben gelmeden Nazlı benim için bir sürü ev gezmiş
ve benim için en rahat kalınabilecek evin burası olduğuna karar vermişti. Zaten
hayatıma dair verdiğim kararların çıkış noktası hep Nazlı olmuştu. Evi gördüğüm ilk andan beri çok ısındım.
Gelmeden önce bir çok radyoya başvurmuştum ve Kadıköy’de bir radyodan geri
dönmüşlerdi. Eğer Fenerbahçe’deki bu evi de tutarsam işe gidip gelişim
kolaylaşacaktı. Hızla karar verdim ve bu 1+1 oldukça eski evin giriş katını
tuttum. Depozito ve ilk kira bedelini vermemde Nazlı büyük yardımlarda bulundu
ve ben her zaman bunun altında ezilecektim.
Ertesi gün hemen
gidip Kadıköy’deki o radyo ile görüşmeye gittim.Çok sıcak karşıladılar beni. Ve
bende gerçekten hızla ısınmıştım buraya. Pos bıyıklı orta boylu bir adam ve uzun
saçlı esmer bir kızla denize karşı sigara dumanlı bu odada 2 saate yakın sıcak
bir görüşme gerçekleşti. Yaşam radyonun nasıl kurulduğunu, nasıl bir kesime
hitap ettiklerini anlattılar. Yapılan programların içeriğini, çalışanların dost
gibi olduğunu ve aralarında beni de görmekten büyük mutluluk duyduklarını
söylediler. Ben de İzmir’de geçen hayatımı, üniversite boyunca çeşitli
radyolarda çalıştığımı,kendimi anlattım. Sanırım onlara da uyan bir kişi
profili çizmiş olacağım ki benimle gerçekten çok ilgilendiler. Olumlu geçen ve
sohbet havasında geçen bu konuşma sonunda bir sonraki görüşmenin hemen yarın
olacağını ve sözleşmeyi getireceklerini söylediler. Daracık merdivenlerinden
inerek Kadıköy’ün kalabalık sokaklarına karıştım. Boş vaktimin olmasını da fırsat
bilerek İstanbul’u keşfetmeye koyuldum..
Ekim 2006
Yorumlar
Yorum Gönder